ÇOCUKLARIMIZA NELER OLUYOR?..
FARKINDA MISINIZ?
Hayatımızda Belli Başlı Bazı Konulara Son
Derece
Önem Vererek Birinci Planda Tutmamız
Gerekmektedir.
Bunların en önemlisi ÇOCUKLARIMIZ. Onlar bizim çocuklarımız
oluyorlar, ama bir şeyi kesinlikle aklımızda tutmamız gerekmektedir. Onların
insanlara ve hayata güvenmeleri, gelecekten kaygı duymamaları
gerekir. Çocuklar insanlara nesillerini sürdürebilmek için Tanrının
bir hediyesidir.
Bu nedenle bizim sorumluluğumuz sadece onlara karşı değil. Çok daha önemlisi
bize çocuklarımızı hediye eden Tanrıya olan sorumluluğumuzdur.
BU NEDENLE TÜRKLER BALALARINA ( ÇOCUKLARINA ) TÖRELERE GÖRE EĞİTİM VERİR.
Bu şekilde bir eğitim düzeni içinde büyüyen çocuklar, özellikle gelecekte
anne ve babalarına karşı saygılı ve onlara sahip çıkan çocuklar olurlar.
Şimdi nereden açıldı bu konu diyebilirsiniz. Özümüzü unutmamız nedeniyle
bunun bize ağır bedellerle nasıl pahalıya mal olduğunu bence biraz dikkat eder
etrafınıza bakarsanız görebilirsiniz.
Bugün biz Türkleri özümüzden uzaklaştırmak için yapılmış planların
sonucunda gelinen durumu, en basit şekliyle, kendi kuşağımla bugünkü kuşak
arasındaki farka dikkatinizi çekerek size şöyle anlatayım; biz ailemizden
aldığımız terbiye ile zengin fakir demeden çocukluğumuzda okul tatili
başladığında bir şekilde bir yerlerde çalışıp para kazanmanın ne olduğunu
öğrenirdik.
Bu öğrenme sevdamız içerisinde ailelerimiz bize destek
verirdi. Böylece biz ailemizin bizi eğitmek ve büyütmek için
yaptıkları fedakârlıkları, çalışkanlıklarını ve bize verdikleri önemi görürdük.
Hiçbir şeyi kolay elde edemezdik. Ailelerimiz bizden karşılığını istemezlerdi,
ama biz bize vermiş oldukları emeğin karşılığında bizim düzgün ve memleketini,
ülkesini, vatanını seven, tarihine sahip çıkacak, gelecek için iyi nesliler
yetiştirecek bir evlat olmamızı beklediklerini çok net anlardık.
Şimdi ise öyle değil. Şimdi ne olduğunu anlamadığımız, maalesef devlet
düzeni içerisinde onlarca yıl boyunca tamamen değiştirilmiş bir eğitim planı
oluşturuldu. Maalesef her geçen gün eğitim ve öğretim alanında gençlerin abuk
subuk çarpık bir şekilde yetişmesine sebep olacak, gençleri örfünden âdetinden
geleneğinden göreneğinden uzaklaştıracak bir takım yasalar çıkıyor.
Bu yasaların sonucunda okul müfredatından çıkartılan Andımız, değiştirilen
kılık kıyafet kuralları, çocuklara tanınan sınırsız haklar çocukların gerek ruh
aleminin bozularak değişmesine gerekse özümüzde yer alan Türk örf, adet ve
geleneklerinden uzaklaşmalarına neden oldu. Bu şekilde eğitilen ve bu şekilde
büyüyen çocukların liseden sonraki hayatları da bir garip oluyor.
Yetişmiş oldukları bu sistem içerisinde ruh âlemleri garip bir hale gelen
bu çocuklar yine son senelerde hızla dünyamıza girmiş olan sanal dünya
teknolojisi yüzünden özellikle sübliminal mesajlar verilen oyunların içerisinde
bağımlı hale geldiler. Bu durum birçoğunun kendisini çok yüksek bir
noktada görmesine sebep olduğu gibi bazılarının da ruhsal âlemini ve
duygularını allak bullak etmiş durumda.
Bunun yanı sıra gençlerimiz, üniversiteye girmek için inanılmaz bir koşu
içerisinde, sanki bir at yarışında koşan at gibi, belirli bir puanı yakalamak
için çaba gösteriyorlar. Sonra mantar gibi açılmış ve eğitimin kalite olarak
düştüğü üniversitelerde bu gençler aradığını bulamıyor. İki yıllık bölümler
olarak açılmış, adı üniversite olan okullar ve buralarda verilen eğitimler
sonucunda bu psikoloji ile üniversite mezunu olduğunu sanan bu gençler artık
hiçbir işi beğenmeyen, hayatın lüksünü bekleyen insanlar haline geliyor.
Bütün bunlar emperyalistler tarafından planlanmış programlanmış,
ülkemizi bitirmek için yapılan büyük oyunun birer parçasıdır. Bugün öyle bir
noktaya geldik ki artık orta meslek diye tabir ettiğimiz lise ile üniversite
arasındaki meslek okullarının hiçbirisi hayatta değil. Ne yazık ki şu anda
Anadolu Liseleri adı altında hayata geçirilmiş ve açıldıkları dönem çok ciddi
eğitimler vermiş olan okulların da hali ortada .
Bütün ülkede herkesin imam olmasını bekleyen bir zihniyetin maalesef eğitim
içerisinde ön planda tutulması, bugün ülkenin çok kısa bir zaman sonra
Afganistan'daki insanlara dönüşebileceğinin bir işareti değil midir? Eğitim
sisteminin kötüye gitmesinin çocuklarımızı, bir olay olduğunda uçağın
kanatlarına ya da tekerlerine girip bir başka yere uçabileceğini düşünen insanlar
haline getirmeyeceğini kim garanti edebilir?
Orta eleman yok. Bu işleri yapmak isteyen yok. Çırak olmak isteyen
yok. Oto tamirhanelerinde artık yapılan tek şey bozulanı at,
yenisini tak. Boşuna tamir etmek yok. Eskiden ustalar şanzımanı
tamir ederken şimdi komple değiştiriliyor. Bunun dışında artık arabaların
motorlarını atıp yeni motor takmaya başladılar.
Bu işçilik değil. Bu bir tamircilik değil. Boya badana, fayans, su
tesisatı, elektrik ve atölye işleri gibi işlere ara eleman bulmak, bir marangoz
bulup bir şey yaptırmak artık hayal oldu.
Çünkü meslek okullarının kapatılması ile birlikte bu orta meslek grubu yok
oldu. Böylece tabii orta direk de zarar gördü. Ülkenin kalkınması için bizim
özümüze dönmemiz, bir an önce Cumhuriyetin ilk zamanlarındaki gibi ülke
ekonomisine kazandıracak, üreten ve ürettiği ile dünya pazarında yerini alan
bir ülke haline gelmeye ihtiyacımız var.
Bizim batılılar gibi tüketen bir toplum haline gelmemiz mümkün
değil. Biz yıllarca dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri
durumundaydık. Bugün ise arpayı buğdayı bırakın, samanı dışarıdan alan bir ülke
olduk.
Kâğıdı dışarıdan alıyoruz. O kâğıtla basılan kitap da işte fiyatı ile
ortada. Çünkü üreten bir ülke sınıfından çıktık.
Özümüze dönmenin ne kadar kıymetli olduğunu ve özümüze dönmenin ne kadar
aciliyet gösterdiğini anlamanızı istiyorum.
Sevgilerim ve Saygılarımla. Esenlikler dilerim.
Uluç Levent ERTURHAN
12 Eylül 2022
Çocukları, kadınları, doğayı, sokak canlarını, Cumhuriyet değerlerini, Türk Devletini korumak Türk'ün töresidir.
YanıtlaSilÇocuklarımıza, Milli eğitim sistemimize, özümüzü sahip çıkmalıyız... Devşirmeler bizi devşirmeden Türklüğümüze dönmeliyiz.
YanıtlaSil