MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
VE
TÜRKİYE'NİN KONUŞTUĞU 8 YAŞINDAKİ NARİN.

Evladını kaybetmemiş birisinin evlat acısının ne olduğunu anlaması mümkün değildir. Ancak yaşayan bilir. Bu olay da ise öyle bir resim sergileniyor ki, bir yanda Medya konuyu neredeyse magazin haline getirirken, diğer yanda da son derece önemli bir konu olan FEODAL yapının bütün çirkinliği gözler önüne sergileniyor.

Şimdi, ben yine burada sizlere bu konunun neden Atatürk ile ilgili olduğunu yazacağım.

Son senelerde karşımıza çıkan birçok kadın ölümü, çocuk istismarı, Narin gibi çocukların ölüm haberleri beni bu yazı ile bu hatırlatmayı yapmaya zorladı.

Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, bizi çağdaşlığa ve insanca yaşam koşullarına ulaştırmak için vermiş olduğu İstiklal Savaşı ve daha sonra vermiş olduğu diğer mücadeleler ile yapmış olduğu devrimler, çıkarttığı kanunlar için, ona tekrar minnet duygularımı sunarak kendisini anmak istiyorum.

Yıl 1926, İstiklal Savaşı'ndan çıkmış, Cumhuriyeti kurmuş genç bir ülkeden bahsediyoruz. Bu genç ülkenin kurtuluşunda, halkın liderliğini, ordunun komutanlığını üstlenmiş bir insan; Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

 Hayatının her dakikasını ülkesine adamış olan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devlet arazilerinin tahsisat kabilindeki Vakıflar şeklinde, kontrolü ve sahipliği devlette kalmak koşulu ile vakt
( koruma ) edilebilmesine imkân tanıyan kanunu çıkartmış ve toprağın devlete ait olması gerekliliğini sağlamıştır.

Ve yine Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1929 yılında topraksız halka toprak dağıtmak amacıyla kanun çıkartmıştır. Bu kanun, önceki kanunlarla birleştirdiğimiz tarih aralığına göre, 1923 - 1950 yılları arasında yürüklükte kalmıştır. Toprak reformunun başlangıcı ve son buluşu arasında ki bu yıllara baktığımızda, yapılan bazı düzenlemeler ve değişiklikler yürütülmeye çalışıldığını görebiliriz.

Bu Toprak reformunun çıkmasının nedeni, Cumhuriyetin ilk yıllarında Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, FEODAL yapının, özellikle Güney ve Güneydoğu bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi'nde özellikle bazı aile veya kişilerin devlete karşı kendilerini güçlü hissederek, bu yönde davrandığını fark etmesinden kaynaklanmıştır.

O dönemde, yapmış olduğu araştırmalarla bölgedeki insanların topraksız olduğunu, o bölgelerdeki köylülerin topraklarının olmadığını görmüştür. Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki aşiretlerin MARABASI durumuna gelen bu insanların, aşiretlerin baskın yapısı altında ezildiklerini ve onların sözünün dışına çıkamadıklarını anlamıştır. Bu nedenle, ekonomik özgürlüklerini elde ederek güçlü olmalarını sağlamak amacıyla, onların Toprak sahibi olmasını sağlayacak bu reformu oluşturmuştur.

1929 yılında çıkartılan bu Toprak reformu ile Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk halkın yine yanında olduğunu halkın ezilmesine razı olmadığını göstermiş, köylülerin ve ülke ekonomisinin kalkınmasını da göz önüne alarak bu reformun oluşmasını sağlamıştır..

NE VAR Kİ, BU TOPRAK REFORMUNUN BAŞARILI BİR ŞEKİLDE OLUŞTURULABİLDİĞİNİ SÖYLEMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Bu toprak reformu ile çiftçinin köylünün toprak sahibi olmasını sağlanacaktır. Bu kanun o dönem içerisinde büyük tartışmalara neden olmuştur. Tek partili bir dönemin olduğu yıllarda, Cumhuriyet Halk Partisi içinde muhalif bir kanadın doğmasına da neden olmuştur. Bu durum Türk siyaset hayatının çok partili siyaseti tecrübe etmesine olanak sağlamıştır. Topraksız köylülerin, toprak sahibi olması için çıkacak bu kanuna, toprak sahibi olan milletvekilleri karşı çıkmış ve özellikle meclisteki bütçe kanununa ret oyu vererek muhalif olduklarını açıkça ortaya koydukları bir dönem yaşanmıştır.

Türkiye'nin çok partili döneme geçmesi ile birlikte o dönemin önde gelen ve "Dörtlü Takrir" olarak adlandırılan kişiler tarafından; Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü tarafından 7 Ocak 1946'da Demokrat Partisi kurulmuştur.

DEMOKRAT PARTİSİNİN KURULMASINA SEBEP OLAN TEK KONU KÖYLÜYÜ ÇİFTÇİYİ TOPRAKLANDIRMA KANUNUDUR.

Sözü uzatmayayım. Daha sonra Adnan Menderes ve arkadaşlarının kurmuş olduğu bu parti, Türkiye de iktidar olmuştur. Bu parti ile birlikte yaşananları hepiniz biliyorsunuz. 

Demokrat partinin manifestosunda, Liberal muhafazakarlık, Ekonomik liberalizm, Sağ popülizm ve Atatürkçülük gibi ilkeler olmasına rağmen, bana hiç de Atatürk'ün bir Partisi gibi gözükmedi.O dönem, iktidar olarak Demokrat Partisi'nin,  Atatürk'ün izinden giderek yapılması gerekenleri yaptığının, hiç bir yerde izi olduğunu görmediğim gibi, şahsım adına, ben Atatürkçü bir parti olduğunu da kabul etmiyorum.

ŞİMDİ DİYECEKSİNİZ Kİ BUNUN NARİN İLE NE ALAKASI VAR.

 O kadar çok var ki, ama tabi ki görene, fark edene, köre ne!  Narin ile alakası şudur. O bölgede, feodal sistemin nasıl işlediğini ve bu işleyişin, kanunların dahi karşısında nasıl sert bir kaya gibi durduğunu, görmeniz için yukarıdaki bilgileri yazdım. 

Bugün, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi ile güney ve güneydoğusunda yer alan ağaların içinde bulunduğu her oluşumun, kendi çıkarlarına, menfaatlerine uyduğu müddetçe o oluşumun içinde olduklarını, aksi durumda olmadıklarını fark etmemek için kör olmak lazım.

Hatta kendilerini solcu olarak gösteren o kadar çok ağa var ki, bunu kabul edenlere ne demeli bilemiyorum.

Doğu Anadolu Bölgesi'nde, bu FEODAL yapı, hiç bir şekilde bugüne kadar engellenmemiştir. Engellemek içinde bir kanuni çalışma yapılmamıştır.

Bugün, o bölgede Kürt ayrımcılığı yaparak kurmuş oldukları partilerde bile, o partilerin içinde bulunan insanları ve kurucularını araştırdığınızda, bunların ağalar olduğunu ve bu Feodal düzeni kendi çıkarları için bozmaya değiştirmeye çalışmadıklarını, aksine koruduklarını görürsünüz.

İşte durum böyle olursa da FEODAL sistemin içerisinde yer alan insanlar konuşamazlar. Hatta ağaların emri ile suçu üstlerine almak, suçu örtbas etmek dahil olmak üzere her türlü çirkin ve kabul edilemez olayların içinde kullanılmaya mahkum olurlar.

Bu nedenle biz Türkler, Türkoğlu Türk olan ve Türkün atası olan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde olmak için hızla bir araya gelmeliyiz.

Türk olduğumuzu haykırmak, bunun ırkçılık olmadığını yeni nesillere, gençlere anlatmak zorundayız. Bir an önce omuz omuza olmamız gerektiğini artık anlamalıyız.

Bir an önce bir araya gelerek üstümüze kurulan gizli, aleni, açıkça veya farklı sebeplerle üstümüze örülmüş olan feodal sistemleri yıkmamız gerekmektedir.

 Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlar, esenlikler dilerim.

Uluç Levent ERTURHAN

14 Eylül 2024

 


Yorumlar

  1. Evet bu ağalar ve onların feodal yapısı insanları insanlıktan çıkarıyor. İnsan yaşamının bir önemi yok onlar için. Yazık..

    YanıtlaSil
  2. Değerli Uluç Levent ERTURHAN Bey; yazınızın tamamını defalarca okudum. Ellerinize, emeklerinize sağlık.
    Toprak ağalarının, Gazı Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partide işi olmamalı. Hatta bu kişiler toplumun çıkarları göz önüne alındığında Milletvekili bile olmamalı. Müteahhitlik yapanların Milletvekili olmaması gerekir.
    Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
    Teşekkür eder esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
  3. Osmanlı hanedanlığından miras kalan baş belası “Feodalite- Ağalık Düzeni” , devşirmelerin- Türk düşmanlarının kontrolünde olan bir baskı kölelik sistemidir.
    Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu sistemi yıkmak ve Türk milletini toprak sahibi yapmak için kanunlar çıkartıp reformlar yaparak milletini sosyo ekonomik özgürlüğe ulaştırmak istemiştir.

    Tıpkı yaptığı diğer reformlar gibi toprak reformu da kendisinin ölümünden sonra uygulanamaz hale getirilmiştir. Geri getirilen Ağalık sistemi sebebiyle Onlarca yıldır Doğu ve Güneydoğu bölgemizdeki halkımız Ağaların kölesi, terörün zulmü ve tarikatların baskısı altında kalmaktadır.

    Bir an önce Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığında bir araya gelerek üstümüze kurulan gizli, aleni, açıkça veya farklı sebeplerle üstümüze örülmüş olan feodal sistemleri yıkmamız gerekmektedir.

    YanıtlaSil
  4. Buradaki en büyük sorunumuz gençlere ulaşamamak oldu.
    Eğitimin vermediği Türklük bilinci Atatürk sevgisi ve düşüncelerinin öğretilmesi,muhteşem Türk tarihinden kanıtlı belgeli örnekleri onlara ulaştıramadık.
    Görüştüğümüz çoğunluk orta yaş kuşağı ve ileri yaşlar oldu.
    Buna bir çare-yöntem bulmalıyız.
    Genç kardeşlerimizden gençlere yönelik gruplar kurmasını ve bu hizmete devam etmesini diliyorum.Çünkü sorunlar gençlere aktarılacak ve onlar uğraşmak zorunda kalacak.
    Buna üzülüyorum.Çünkü böyle bir geleceği hiç haketmediler.
    Ben artık gençleri duymak istiyorum.
    Saygı ve sevgilerimle esenlikler.

    YanıtlaSil
  5. Biz Türkler olarak şunu iyi bilelim ki Türkiye ve Türk devletlerinde de gerçek budur! Türk, Türk'e her alanda sahip çıkmak mecburiyetindedir. Türk, Türk'e kesinlikle köstek değil her yerde sevgi ve saygıyla sahip çıkıp destek olmalıdır.

    YanıtlaSil
  6. 1945'te Çoklu Parti Sistemine girilmesine neden olan feodal ağaların baskısı ile yurdun genelinde hâlâ sorun olmayı sürdüren ve Türk Töresine uymayan bir siyasi yapıya hapsedildik. Bu nedenle devlet işleyişini değiştirecek bir sistem kurulmalıdır.

    YanıtlaSil
  7. Toprağı köylünün işleyip hem bizleri doyurması hem kendi ailesine bakması, ekonomik bağımsızlığımız için üretmesi, en verimli tarım tekniklerini kullanması, Anadolu'nun binlerce yıllık ata tohumlarından gelen bereketi devam ettirmesi gerekirdi. Köy Enstitüleri, Cumhuriyet Köyleri kuruldu Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından, bilinçli, üreten, doğayı, insanı koruyan, vatanına, toprağına, cumhuriyete sahip çıkan, çağdaş yurttaşlar yetiştirmekti amaç. Cahil kalmayacak, kimsenin boyunduruğu altına girmeyecek, çalışacak, çağdaş toplumun yapı taşlarını oluşturacaktı köylü.
    İzin vermediler, ilk fırsatta durdurdular gelişmeyi, köy ağalarına, feodaliteye teslim ettiler köylüyü. Köy ağası olmayan yerlerde de giderleri arttırıp bankaya ve benzerine borçlandırdılar. Hep birilerine bağımlı kalsın istendi.
    Türk Milleti birlik beraberlik içinde olunca güçlü, bağımsızlığı için nasıl savaştığını asırlardır biliyoruz.

    YanıtlaSil
  8. Türk olmanın ne demek olduğunu milyonlarca Türk bile bilmiyor.

    Türk olmak, sadece bir ırk ya da milliyet tanımının ötesinde, derin kültürel, ahlaki ve insani değerlere dayalı bir dünya görüşünü temsil eder. Türk kimliği, tarih boyunca şekillenen bir medeniyetin, Göktanrı İnancı, Töresi, yüksek erdem ve evrensel değerlerle harmanlanmış bir yaşam felsefesidir. Bu, bireyin yalnızca kendi ulusuna değil, tüm insanlığa ve canlılara karşı sorumluluğuyla ortaya çıkar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar